On Sekizinci Türk Tarih Kongresi Başladı.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu tarafından 1-5 Ekim 2018 tarihleri arasında düzenlenen 18. Türk Tarih Kongresi, kongre heyetinin Anıtkabir ziyareti ile başladı. 

Yüksek Kurum Başkanı Prof. Dr. Örs’ün Atatürk’ün Kabrine çelenk koyması ve saygı duruşunun ardından Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.

Sözlerine “Dünya milletleri içinde zaman ve mekân bakımından derin bir yapıya sahip Türk tarihini araştırsın diye Kurduğunuz Türk Tarih Kurumu’nun mensupları ve Türk tarihçileri olarak bugün kabrinin başındayız.” diyerek başlayan Turan, “97 yıldır Türk ve Türkiye tarihi ile ilgili araştırmalar ve bilimsel çalışmalar, bıraktığınız kurum mirası sayesinde devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Kongrenin açılış töreni ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve çok sayıda davetlinin katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kongrenin açış konuşmaları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ve Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan tarafından yapıldı.

Konuşmasına Türk tarihinin anlaşılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için çalışan herkese teşekkür ederek başlayan Fuat Oktay, Türk Tarih Kurumu’nun Türk tarihine yönelik asılsız iddiaların arttığı bir dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulduğunu anımsattı. Kurumun Batılı ülkelerin ders kitaplarında Türkler hakkında bilgiden ziyade saplantıları yansıtan iddialar ve ön yargılarla mücadele etmek ve ayrıca oryantalistlerin Türk milletini tarihin seyrinde yok sayan tutumlarına karşı gerçeklerin ortaya konulmasını sağlamak isteyen Atatürk’ün talimatıyla kurulduğunu söyleyen Oktay, Kurum tarafından 1932 yılından beri düzenlenen Tarih Kongrelerinin kadim tarihimizin iftiralara karşı savunulması ve özgün ve nitelikli eserler üretilmesinde önemli işler başardığını belirten Oktay, ” Türk Tarih Kurumu, özellikle bilimsel kaygılardan ziyade tamamen siyasi saiklerle gündemde tutulan 1915 olaylarına ait yalanlara karşı çetin bir mücadele yürütmüştür.” şeklinde konuştu.

“Son yıllarda uluslararası alanda yaşadığımız hadiseler, iftira sahiplerinin de bu gerçeğin farkında olduklarını gösteriyor.” diyen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tezlerinin altını dolduramayacaklarını gayet iyi bildikleri için 1915 dönemine ait tartışmaları bilim adamlarına ve tarihçilere bırakmaktan ısrarla kaçıyorlar. Siyasetçiler ve parlamentolar aracılığıyla Türkiye’nin tezlerini çürüteceklerini zannediyorlar. Çoğu zaman baskı ve şantajla elde ettikleri parlamento kararlarıyla tartışmayı çözebileceklerini düşünüyorlar. Bu baskıyı öyle abarttılar ki artık konuyu ‘fikir terörü’ boyutuna vardırdılar. Parlamentolardan tek taraflı karar çıkarmakla yetinmiyorlar, kendi tezleri dışında farklı tezlerin gündeme getirilmesini dahi yasaklatıyorlar. Biz asla böyle bir yola başvurmadık, başvurulmasını da tasvip etmedik.”

Tarihi meselelerde farklı görüşlerin serdedilmesini yasaklatmanın ancak faşist bir zihniyetin yansıması olabileceğini söyleyen Oktay, “Ermeni diasporasına boyun eğerek Türk tezlerini yasaklayan parlamentoların kararlarına saygı duymuyoruz. Gücünü halkından alan ve milli iradenin temsilcisi olan bir kurumun, azgın bir azınlığın şantajları karşısında pes etmesi asla kabul edilemez.” şeklinde konuştu.

Mazisiyle bağını doğru kuramayan milletlerin asimile olmasının mukadder olduğunu anlatan Oktay, “Tarih bir milletin sadece hafızası değildir. Tarih aynı zamanda bir milletin geleceğine ışık tutan, ilham veren, yol gösteren kayıtlardır. Biz, tarihimizden sadece ibret almayız, aynı zamanda kuvvet alırız, ilham alırız, ders alırız. Bu açıdan tarih bir gelecek idrakidir. Bu gerçeği merhum Yahya Kemal ‘Kökü mazide olan ati’ diye tarif ediyor. Hazreti Mevlana’nın pergel metaforunda ise pergelin sabit ayağı mazimiz, hareketli ayağı ise istikbalimizdir.” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptığı konuşmada, “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu eski başkanlarından Prof. Dr. Sadık Tural, ‘Mazi ile bağlantısını kesmiş bir cemiyet hafızasını kaybetmiş insana benzer’ derken esasen fevkalade isabetli bir tespitte bulunarak tarih bilincini milletin, milli benliğin, milli kültürün ve onlar için olmazsa olmaz bir unsur olduğunun altını çizmektedir. İşte ‘Milli benliğe sahip çıkmayan milletler başkalarının avı olur. Medeniyet öyle bir ateştir ki ona yabancı kalanları yakar, mahveder’ diyen Atatürk’ün talimatlarıyla 1932 yılında başlatılan Türk Tarih Kongreleri tam da bu bilinçle işlev görmüştür, Türk tarihinin en önemli hadiselerinin aydınlatılmasına büyük katkılar sağlamış, ülkeler ve insanlar arasındaki kültürel bağların kurulmasına ve geliştirilmesine de fevkalade olumlu hizmetlerde bulunmuştur” ifadelerini kullandı.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ise Türk Tarih Kurumu’nun kurulduğu günden bu yana Türk tarihinin hemen her alanında önemli ve değerli araştırmalara imza attığını belirttiği konuşmasında, Türk ve İslam dünyasının bugün içinden geçtiği koşullara değindi. “İnsanlıktan zerre kadar nasibi olmayan küresel emperyalizm ve vahşi kapitalizm dünyanın her yerinde yine Müslüman kanı dökmekte milyonlarca insanı yerinden, yurdundan etmektedir” diyen Örs, Türk milletinin, sömürgeci ve işgalcilere karşı tarihin her döneminde gereken cevabı vererek milli şeref ve haysiyetini korumayı daima bildiğini dile getirdi. Türk ve İslam dünyasının şanlı tarihinden hız ve kuvvet alarak basit ihtilafları ve anlaşmazlıkları bir kenara koymak suretiyle yeniden bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Örs, küresel emperyalizme karşı ortak bir duruş sergilemesinin gerekliliğini vurguladı ve bunun sadece Türklerin ve Müslümanların değil dünyadaki bütün mazlum milletlerin kurtuluş umudu olacağını belirtti.

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ise konuşmasında, tarih biliminin birinci konusunun devlet ve devlet adamları olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Devlet adamları ve devletimiz geçmişten günümüze insanı merkez yaparak hem kendi insanını hem öteki insanı yaşatmayı vazgeçilmez bir gaye edindi, bunu da tarihi icraatlarla dünyaya gösterdi, göstermeye de devam etmektedir. Türk Tarih Kurumu olarak amacımız milletimizin ve geçmişteki devlet ve devlet adamlarını öncelikle yazmak, yazdırmak kamuoyuyla paylaşmak olmuştur. Bu doğrultuda Türk Tarih Kurumu araştırmalar yaptırıp kitaplar yayınlamaktadır. Atatürk’ün kurumu kurduğundan bugüne kadar yayınlanan kitapların sayısı 2 bini geçmiştir. Belleten’in 1937’den bugüne 294. Sayısını tamamlamaktayız.” diyen Turan, “Ermeni meselesinde olduğu gibi Türk tarihine yapılan bühtan ve iftiralar kurumumuzca cevaplandırılmaya çalışılmaktadır” ifadelerini kullandı.

Kongre, açış konuşmalarının ardından Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın konferansıyla devam etti.

http://www.ttk.gov.tr