“1243 Kösedağ Savaşı ve Anadolu’nun Moğollar Tarafından İşgali Uluslararası Şûrası” Gerçekleştirildi.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Cumhuriyet Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen “1243 Kösedağ Savaşı ve Anadolu’nun Moğollar Tarafından İşgali Uluslararası Şûrası”, Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezinde düzenlenen açılış töreni ile başladı.

Törende Başbakan Yardımcısı  Fikri Işık, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem,  Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız konuşma yaptılar.

Başbakan Yardımcısı Fikri IŞIK, konuşmasına, programında son anda gerçekleşen değişiklik nedeniyle etkinliğe katılamayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın selamlarını ileterek başladı. Büyük devletlerin ancak büyük milletler tarafından kurulacağını belirten Fikri IŞIK,  büyük milletlerin ise güçlü bir dil, köklü bir tarih ve gelişmiş bir kültür ile var olacağını dile getirdi. Tarihte büyük devletler kurmuş milletlerin köklü bir tarihe sahip olmakla kalmayarak tecrübeler hazinesi ve ibretler havzası olan tarihten istifade ettiklerine de dikkat çeken Fikri IŞIK, bu bakımdan tarihin dünden ziyade yarının bilgisi olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin güçlü ve temiz bir tarihe sahip olduğunu ifade eden IŞIK, bugün de Kudüs konusunda en net duruşu sergileyen ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Bunun, Türkiye’nin tertemiz tarihinden aldığı öz güvenin sonucu olduğunu belirten IŞIK, bu öz güven sayesinde, Kösedağ’da yaşanan mağlubiyetin bugün ele alabildiğini dile getirdi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet YILMAZ, konuşmasında, tarih derslerinde esas olarak öğrencilerin günümüzde olup bitenleri yorumlamasını ve geleceğe yönelik bir projeksiyon oluşturmasını sağlayacak bir tarih bilinci kazandırılmasının amaçlandığını belirterek, bu bilince sahip olmak doğrultusunda Türkiye’de artık geçmişte yaşanan kayıpların anıldığı, bunların hatırlatıldığı etkinlikler yapılabildiğini dile getirdi. Son yıllarda Sarıkamış, Musul, Balkanlar üzerine paneller yapıldığı gibi, bugün de ilk defa olmak üzere Kösedağ Savaşı’nın anılmasının, kayıplardan dersler çıkarılmasına vesile olarak bu millet üzerine plan yapanların planlarını boşa çıkaracağını belirtti. Bugün bu coğrafyada Kösedağ Savaşı’nın galiplerinin olmamasının, bu savaşın asıl kazananının bu halk olduğunu gösterdiğini belirten İsmet YILMAZ, savaştan çıkartılacak diğer bir desin de ihanet edenlerin hiçbir zaman kazanamayacağının anlaşılması olduğunu belirtti.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya ÖRS, konuşmasında yenilgilerden ders almayan, sadece galibiyetleriyle övünen toplumların Allah’ın değişmez nizamını tam olarak anlayamadıklarını dile getirdi. Hayır ve hasenat üzerine bina edilen nizamların yükselerek devam edeceğini; şer üzerine bina edilen nizamların ise yıkılıp gitmeye mahkum olduğunu belirten Prof. Dr. Derya ÖRS, bir toplumun zafer için gerekli şartları yerine getirmediği sürece zafer beklentisi içerisinde olmaması gerektiğini ifade etti. Kösedağ Savaşı’nda da gerekli tedbirlerin alınmamış olması nedeniyle bir mağlubiyet yaşandığını belirten Prof. Dr. ÖRS, Selçuklu Devleti’nin yıkılmasına neden olan bu mağlubiyetin perde arkası incelendiğinde, günümüzde yaşanan pek çok musibetle benzerlik taşıdığının görüleceğini belirtti ve düzenlenen bilimsel toplantının en önemli faydasının bu tür mağlubiyetlerin arkasındaki hadiseleri görerek ibret dersi çıkartılmasını sağlamak olduğunu dile getirdi.   

Dünya gündeminde yer alan Kudüs ile ilgili olarak da konuşan Prof. Dr. Derya ÖRS, Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmediği sürece sadece Türkiye’nin çabalarıyla bu toprakların hakkının savrulmasının mümkün olmadığını dile getirdi. İslam dünyası yöneticilerinin İslam’ın gereklerini yerine getirmekten uzak olduğunu belirten Prof. Dr. Derya ÖRS, tarihte İslam’ın bayraktarlığını yapan Türklere bu konuda yine büyük görevler düştüğünü sözlerine ekledi.

İstanbul Milletvekili Ekrem ERDEM Kösedağ Savaşı’nın kaybedilmesinde Selçuklu hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in rolüne dikkat çektiği konuşmasında, o günkü mağlubiyetin en büyük nedeninin Selçukluların başında güçlü bir liderin bulunmaması olduğunu dile getirdi. Savaş alanını terk eden hükümdara rağmen halkın beylikler kurarak kendi başının çaresine baktığını ifade eden ERDEM, Kösedağ Savaşı’nın güçlü liderliğin önemini gösterdiğini belirtti.

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik TURAN, konuşmasında tarihte devlet kurmakla öne çıkmış olan Türklerin tarihinde zaferlerin yanı sıra durağanlıklar ve mağlubiyetlerin de bulunduğunu belirterek tarih zincirinin tam olarak anlaşılması için mağlubiyet halkalarının da üzerinde durulması gerektiğini ifade etti. Düzenlenen şûrada, esas olarak, Kösedağ’da çok da beklenmeyen bir mağlubiyete nelerin neden olduğu sorusunun tartışılacağını belirten Prof. Dr. TURAN, bu soruya verilecek yanıtların geleceğimize ışık tutmak açısından da önemli olduğunu sözlerine ekledi.

Kösedağ’da yaşanan mağlubiyete nelerin neden olduğu sorusuna verilebilecek muhtelif cevaplar bulunduğunu belirten Prof. Dr. TURAN, bu etkenler içerisinde en çok mağlubiyette Moğolların hukuk tanımaz uygulamalarla birçok milleti içine alan bir güç haline gelmiş olmaları, Moğolların dehşete düşüren uygulamaları nedeniyle onlara dair yaşanan toplumsal korku, Türkiye Selçuklu Devleti yönetiminde  Bizans uygulamalarının tesiri, Yükselişin simgesi olan Aleaddin Keykubat’ın ani ölümünden sonra yerine gelen Gıyasettin Keyhüsrev’in devlet yönetimi açısından yetersiz olması gibi etkenlerin öne çıktığını belirtti ve sözlerini, düzenlenen Şûranın bu konuda faydalı bilgiler ortaya çıkarılmasına vesile olmasını temennisiyle tamamladı.

Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim YILDIZ, bir kavşak noktasında bulunan Sivas’ın Türk tarihi açısından taşıdığı kilit role dikkat çekiği konuşmasında, Kösedağ ve Ankara Savaşlarında görüldüğü üzere, doğudan gelen askeri tehlikeler söz konusu olduğunda, Sivas’ın geçilmesinin Anadolu’nun düşmesi anlamına geldiğini belirterek  sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulundu.